10 Aralık 2010 Cuma

HZ. MEHDİ'NİN, İŞLERİ ÇOK HIZLI HALLETMESİ
Bu durum 7 yıl devam edecektir. Ancak onun her senesi, sizin 20 senenize bedel olacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 44)
Hadiste, Hz. Mehdi'nin bir yılının insanların 20 yılına bedel olduğu haber verilmektedir. Hz. Mehdi insanların uzun yıllardır yapamadıkları işleri çok kısa sürede halledecektir. Her konuya çok hızlı, akılcı, hikmetli ve kalıcı çözümü bulacak ve uygulayacaktır.
HZ. MEHDİ'NİN BİTKİLERİ VE HAYVANLARI SEVMESİ
Hz. Mehdi, kuru bir ağacı diktiğinde de ağaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 43)
Mehdi bir yere kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 67)
Bu hadis-i şeriflerde, Hz. Mehdi'nin bitkileri seveceği ve onlarla bizzat ilgileneceğine işaret edilmektedir. (Allahualem) Bir başka hadis-i şerifte ise şöyle bildirilmektedir:
Hz. Mehdi uçan bir kuşa işaret ettiğinde, kuş hemen bu emirle yere düşecek. Kuru bir ağacı diktiğinde de ağaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 43)
Bu hadisle de Hz. Mehdi'nin hayvanlarla ilgileneceği, hayvanların da kendisini seveceğine işaret ediliyor olabilir. (Allahualem) Nitekim bir diğer hadiste, "yer ve gök ehlinin Hz. Mehdi'yi sevdiği", "kuşların ve denizlerdeki balıkların dahi ondan razı oldukları" bildirilmektedir:
Onun hilafetinden yer ve gök ehli, bütün yabani hayvanlar, kuşlar, hatta denizdeki balıklar bile razı olacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 31)
HADİSLERDE 1997 VE 1999 YILINA OLAN İŞARETLER
Hz. Mehdi'nin ortaya çıkış alametlerinin haber verildiği hadislerden birinde de, 1997 ve 1999 yıllarına dikkat çekilmektedir:
İnsanlar 95. seneye kadar malik olacaklar, yani işler iyi gidecek. 97. ve 99. senede mülkleri zail olacak....
(El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 54)
Hadisteki "95. sene" şeklindeki ifade ile 1995 yılına dikkat çekiliyor olması muhtemeldir. 1995 yılına kadar insanların nispeten daha müreffeh bir yaşam sürmüşler, yaşam koşullarının o kadar zorlaşmamıştır. Bundan sonra ise çeşitli zorluklar başgöstermeye başlamıştır. 1997 yılında çeşitli siyasi sıkıntılar yaşanmıştır. 1999 yılında ise Marmara bölgesinde ve Türkiye çapında meydana gelen depremlerde son yılların en büyük can ve mal kaybı olmuştur.
HİKMETİ VE ANLAYIŞ GÜCÜ
Hadislerde Hz. Mehdi'nin Allah'ın kendisine verdiği özel bir güce sahip olduğu bildirilmektedir:
“Keza (N.b. Hammad) Kaab’dan tahric etti, O dedi ki: O kimsenin bilmediği gizli bir duruma kılavuzlandığı için kendisine “Mehdi” denilmiştir...” (Ahir zaman Mehdi’sinin alametleri, Ali Bin Hüsameddin el Muttaki, sf.77)
Muhyiddin Arabi Hz. Mehdi'nin bazı özelliklerini saymaktadır. Aşağıdaki izahında Hz. Mehdi'nin dikkat çeken başlıca 9 özelliğine yer vermektedir:
1. Basiret sahibi olması
2. Kutsal kitabı anlaması
3. Ayetlerin manasını bilmesi
4. Tayin edeceği kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi
5. Öfkelendiğinde bile merhamet ve adaletten ayrılmaması
6. Varlıkların sınıflarını bilmesi
7. İşlerin girift taraflarını bilmesi
Çünkü bunlardan haberi olan bir lider vereceği hükümlerde yanılmaz. Mehdi kıyas ilmini onunla hükmetmek için değil, ondan kaçınmak için bilir. Çünkü verdiği hüküm doğru bir ilham neticesi olacak. Yani Hz. Muhammed (sav)'in getirdiği şeriat üzere hükmedecek. Bu sebepledir ki Peygamberimiz (sav) onu vasfederken "Benim izimi takip edecek, hataya düşmeyecek" demiştir. Bundan anlıyoruz ki, Mehdi, şeriat sahibi değil, şeriata uyandır
8. İnsanların ihtiyacını iyi anlaması
Çünkü onların her türlü işlerini görmek için Allah onu diğer insanlar üzerine seçmiştir. Liderlerin davranış ve faaliyetleri kendilerinden ziyade halkın menfaatine olmalıdır... Halkın yararına aykırı şeylerle uğraşıp, onların işlerini görmeyen bir lider azledilmelidir. Çünkü onunla diğer insanlar arasında fark kalmamıştır.
9. Bilhassa kendi zamanında ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vukufu bulunması. Çünkü ancak o sayede yeni yeni zuhur edilecek meseleleri halledebilir.
(Kıyamet Alametleri, sf. 189)
ZAMANIN EN HAYIRLISI OLMASI
Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın.. O Mehdi'dir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 57)
Devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 27)
Mehdi (zamanındaki) insanların en hayırlısıdır.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 58)
HZ. MEHDİ'NİN KUTSAL EMANETLERLE ÇIKMASI
Mehdi, Peygamberimiz (sav)'in sancağı, gömleği, kılıcı, işaretleri, nuru ve güzel ifadesiyle yatsı vaktinde çıkar.
(Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi, “Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi")
Beytül Mukaddes'in hazinelerini, Tabut-u Sekine'yi, Beni İsrail sofrası ile levhaların madenlerini, Hz. Adem'in cübbesini, Hz. Süleyman'ın minberinin asasını ve Allah'ın Beni İsrail'e gönderdiği süt kadar beyaz olan eldivenleri çıkaracaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 33)
HZ. MEHDİ'NİN GÖZLERDEN UZAK OLMASI
...Geceleri ibadetle meşgul olup, gündüzleri gizli olacak...
(Ukayli “En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal”)
HZ. MEHDİ'NİN SIKINTI VE ZORLUKLARLA KARŞILAŞMASI
İnkar içinde olan toplumları uyarmak ve onları doğru yola davet etmek için gönderilen tüm elçiler, gönderildikleri kavimler tarafından yalanlanmış ve onların çeşitli itham ve iftiralarına maruz kalmışlardır. Ehl-i Beyt'ten gelecek olan Hz. Mehdi'nin de bu gibi eziyet ve sıkıntılarla karşılaşacağı hadislerde haber verilmiştir. (En doğrusunu Allah bilir)
Mehdi, bizden, Ehl-i Beyttendir... Biz öyle bir ev halkıyız ki Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Benden sonra Ehl-i Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve tarda maruz kalacaklardır.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 14)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in aşağıdaki hadisi de böyle bir durumu, " Hz. Mehdi'nin biat sırasında, kendisinin birçok kahr ve haksızlığa uğradığını insanlara açıklayacağını" haber vermektedir:
... Mehdi, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar. İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: "Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun Ehl-i Beyti çok belalar gördü ve bizler kahr ve haksızlığa maruz kaldık."
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 55)
Aşağıdaki hadis-i şerifte de İstanbul'u fethedecek olan Hz. Mehdi ve yardımcılarına, fetihten önceki devrede çeşitli sıkıntıların isabet edeceği ve daha sonra bu sıkıntıların kaldırılacağı bildirilmektedir.
Allah Konstantiniyye'yi (İstanbul'u) çok sevdiği dostlarının ehline fethedecek... Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak.
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, sf. 181)
Allah, Kuran'da birçok peygamberin kavimleri tarafından yalanlandıklarını, delilik ve büyücülük iftiralarına maruz kaldıklarını ve daha pek çok saldırı ve eziyetle karşılaştıklarını bildirmiştir. Elçiler tüm bu saldırılar karşısında sabretmiş, onlara en güzel şekilde cevap vermişlerdir.
Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı... (Enam Suresi, 34)
... Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz... (İbrahim Suresi, 12)
Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir." (Duhan Suresi, 14)
İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: "Büyücü ve cinlenmiş" demişlerdir. (Zariyat Suresi, 52)
Fakat o, 'bütün kişisel ve askeri gücüyle' yüz çevirdi ve: "(Bu,) Ya bir büyücü veya bir delidir" dedi. (Zariyat Suresi, 39)
(Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım." (Şuara Suresi, 29)
Ey iman edenler, Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın... (Ahzab Suresi, 69)
Dediler ki: "Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın." (Saffat Suresi, 97)
Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı. (Yusuf Suresi, 35)
... O inkar edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar. (Kalem Suresi, 50-51)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder