10 Aralık 2010 Cuma

HZ. MEHDİ ORTAYA ÇIKTIĞINDA NEDEN TANINMAYACAKTIR?
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), müminleri Hz. Mehdi'nin gelişiyle müjdelemiş ve bu mübarek şahıs ortaya çıktığında tüm Müslümanların kendisine katılması gerektiğini bildirmiştir:
Ey insanlar, muhakkak Allah-u Teala size zalimleri, münafıkları ve onlara uyanları menetmiş ve size ümmet-i Muhammed'in en hayırlısı olan ve Mekke'de bulunan ismi Ahmet, babasının ismi Abdullah olan Hz. Mehdi'yi reis kılmıştır, ona katılınız.
Ancak buna rağmen insanların büyük çoğunluğu bu kutlu şahsı ilk ortaya çıkışında tanıyamayacaktır. Hatta kimileri de tam tersi bir düşünceye kapılacak, ona destek olmaktan kaçınacak, ondan uzak duracak ve ona karşı olumsuz bir faaliyet içerisine gireceklerdir.
Tüm Müslümanların asırlardır büyük bir heyecanla bekledikleri bu mübarek insanın tanınmamasının ise pek çok sebebi olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadisleri ve İslam alimlerinin açıklamaları doğrultusunda bu sebeplerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: 

BEKLENEN MEHDİ HAKKINDA TÜM İSLAM ALİMLERİNİN GÖRÜŞLERİ
Hazreti Mehdi, Ahir zamanda gönderileceği Peygamber Efendimiz tarafından müjdelenmiş olan, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak, yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek kutlu bir şahıstır. Peygamberimiz'den aktarılan sahih rivayetlere göre Hz. Mehdi, çeşitli hurafelerle, batıl inanç ve uygulamalarla aslından uzaklaştırılmış olan dini özüne döndürecek, Hz. İsa ile buluşacak, Allah'ın izniyle yegane hak din olan İslam'ı yeryüzüne yerleşik kılacaktır.
"Mehdi", kelime olarak, "hidayete ermiş, hidayet bulmuş kişi" anlamına gelir ( İslam Ansiklopedisi, "Mehdi", c. 5, s. 149 ). Dini literatürde ve halk arasında ise peygamberimizin Ahir zamanda geleceğini müjdelediği mübarek zatın ismi olarak geçmektedir. Bir İslami kaynakta kelimenin tanımı şöyle yapılmaktadır:
"Mehdi": Allah'ın hakikaten hak yoluna götürdüğü kimsedir. Bu sözcük, isimler arasında o kadar çok kullanılmıştır ki bilinen isimlerden olmuştur. Peygamber'in ahir zamanda geleceğini müjdelediği kimse bu isimle adlandırılmıştır. ( İbn'ül-Esir el-Cezeri, "en-Nihaye fi Garib'il-Hadisi ve'l-Eser", c. 4, s. 244 )
Bir başka kaynakta da Mehdi hakkında şöyle bir açıklama yer almaktadır:
"Mehdi Allah'ın hak yola erdirdiği kimsedir. Mehdi Peygamber'in (SAV) ahir zamanda geleceğini müjdelediği, kendi ailesinden olan kimsenin adıdır. Yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak; zulüm ve haksızlıkla dolmuş iken. O Konstantiniyye'de (El-Müncid Fi'l-A'lam) Mesih ile birlikte olacak. Arab'a ve Arap olmayan herkese hükmedecek, Deccal'i öldürecek... Onun zuhur edeceğini dost ve düşman inkar etmiştir. Onun kıyamına dair rivayetler tevatüre ulaşmıştır. Allah'ım! O'nun zuhurunu çabuklaştır..." ( Fahrettin et-Türeyhi, Mecma'ül-Bahreyn ve Matla'ün-Nayyireyn, c. 1, s. 475-476 )
Mehdiyet konusu her dönemde İslam tarihinde önemli bir yer tutmuştur. Peygamber Efendimiz'in çok sayıdaki hadisinde, ismiyle, vasıflarıyla, yardımcılarıyla, devrinin özellikleriyle ve yapacağı icraatlarla ayrıntılı olarak tarif edilen Hazreti Mehdi'nin geleceğine çeşitli Kuran ayetlerinde de işari manada müjde vardır.
Pek çok İslam alimi, tarihçi ve araştırmacı Mehdi hakkında eserler kaleme almış ya da eserlerinde Mehdiyet konusuna önemli bir yer ayırmıştır. Bu eserler incelendiğinde, Mehdiyet konusunun tartışmaya yer bırakmayacak derecede kesinlik gösterdiği her akıl ve vicdan sahibi müslüman tarafından rahatlıkla anlaşılabilir. Tüm ehl-i sünnet alimleri Hazreti Mehdi'nin ahir zamanda geleceği konusunda ittifak halindedirler. Çıkış yeri, zamanı, kimliği ve benzeri detaylar konusunda çeşitli farklı yorumlar bulunsa da Peygamberimiz'in müjdelediği bu şahsın geleceği ve İslam ahlakını yeryüzüne hakim edeceği hakkında muteber İslam alimleri arasında hiçbir görüş ayrılığı yoktur.
Hadis imamları Hazreti Mehdi hakkındaki hadislerin "mütevatir" olduğunu bildirmişlerdir. Bunun anlamı şudur: Mehdiyet hakkında aktarılan hadisler, bu konuda yalan söylemek kastıyla aralarında anlaşmaları teknik olarak mümkün olmayan kişilerden, pek çok farklı kanal vasıtasıyla hadis alimlerine ulaşmıştır. Ayrıca dinimizde çok önemli bir kaynak olarak kabul edilen "Kütüb-ü Sitte"de de Hazreti Mehdi hakkında birçok "sahih" hadis bulunmaktadır. Kütüb-ü Sitte dışındaki diğer hadis kaynaklarında da Mehdiyetle ilgili pek çok sahih rivayet nakledilmektedir. Alimlerimizin, sahih ve mütevatir hadisleri reddetmenin Peygamber'in sözünü reddetmek anlamına geleceği yönündeki ifadeleri de dikkate alındığında Mehdiyet inancının dinimizdeki yeri ve önemi daha iyi anlaşılır.
Mehdi, yüzyıllar boyunca İslam ümmeti tarafından beklenmektedir. Ancak gerek geçmiş alimlerin izah ve yorumlarından, gerekse günümüzde ve yakın geçmişte yaşayan İslam alim ve mütefekkirlerinin açıklamalarından ve tariflerinden Hazreti Mehdi'nin çıkışının içinde bulunduğumuz döneme denk geldiği anlaşılmaktadır. Nitekim rivayetlerde Mehdi'nin çıkış alameti olarak bildirilen olayların pek çoğunun aynen ve kısa aralıklarla ardarda gerçekleşmesi bu büyük şahsın vazifeye başlamasının yakın olduğunun, belki de başlamış olduğunun açık bir göstergesidir.
Bu sitede, tarih boyunca çeşitli dönemlerde yaşamış İslam alimlerinin Mehdiyet hakkındaki görüşlerini, eserlerinde bu konuda aktardıkları rivayetlerden de seçmeler yaparak ele alacağız. Bunların yanısıra, Mehdiyet konusunun İslami literatürde ne derece önemli bir yere sahip olduğunu vurgulamak açısından bu konuda yazılmış ya da bu konudaki itirazlara cevap olarak hazırlanmış eserlerin en meşhurlarının listesini vereceğiz. Mehdiyet konusunda İslami literatürde pek çok rivayet ve açıklama bulunmaktadır. Biz bu kitap kapsamında bunlardan yalnızca bir bölümüne, örnek olması amacıyla yer verdik. Amaç Peygamberimiz'in mütevatir ve sahih hadislerinde açıkça haber verilen ve pek çok İslam aliminin eserlerinde teferruatlı olarak ele aldıkları Mehdiyet konusunun şüphe götürmez bir gerçek olduğunu, İslam tarihi boyunca bu konunun işlendiği İslami kaynaklardan çeşitli örnekleri ortaya koyarak gözler önüne sermektir.
Ayrıca -Parlayan Yıldız Mehdi- bölümünde Süleymaniye Kütüphanesi'nde üç değerli el yazması kitapta bulunan Mehdi ve Ahir Zamanla ilgili ortak hadisleri kullanarak bir çalışma yaptık.
Sitemizde, Sayın Nurettin Sayar'ın Mehdilik hakkında bir çalışması, araştırmacı-yazar Musa Yusuf'un Mehdilik ve Altınçağ isimli eserinden yapılan bir iktibas ve Irak savaşının Mehdi'nin çıkış alameti olabileceğine dair bir çalışma da yer almaktadır.
Hazreti Mehdi Hakkındaki Rivayetler "Mütevatir"dir
"Mütevatir" ne demektir?
Mehdi hakkında rivayet edilen hadislerin mütevatir olduğu hemen hemen bütün İslam alimleri tarafından kabul edilen bir gerçektir. Ancak, öncelikle "mütevatir hadis"in ne anlama geldiğini açıklamak gerekir. "Giriş" bölümünde de kısaca tarif ettiğimiz gibi, hadis bilimcilerine göre bir haber birçok kişi tarafından rivayet edilmişse ve bu ravilerin bir araya gelip haber uydurmaları, durumları itibarıyle teknik olarak mümkün değilse buna "mütevatir" haber denilir. Mütevatir habere de "tevatür" adı verilir.
Bir kaynakta tevatür terimi şöyle tanımlanmaktadır:
"Tevatür", kelime anlamı olarak "kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber" demektir. (Büyük Lugat-Tür-Dav, 3003)
Diğer çeşitli kaynaklarda da mütevatir kelimesinin anlamı şöyle açıklanmaktadır:
“Yalan üzerine birleşmeleri aklen mümkün görülmeyen toplulukların birbirinden ve ilk topluluğun direk Resulullah (SAV)'dan rivayet ettiği hadisi şeriftir. Yakin (hiç şüphe edilmeyecek) bir ifade eder. Artık bu hadis hakkında "Acaba bu hadis Resulullah (SAV) tarafından söylenmiş midir?" diye bir şüpheye imkan yoktur.” (Ömer Nasuhi Bilmen, "Muvazzah İlm-i Kelam", s. 53)

"MÜTEVATİR HABER" : Duyularla hissedilen bir şey hakkında yalan üzere ittifak etmeleri aklen mümkün olmayan bir kalabalığın verdikleri bir haber olup bizzat (yakini) ilim ifade eder. Böyle bir haber kat'i olarak sahih olup akideye taalluk eden meselelerde onunla amel vaciptir. (Mahmud Ebu Reyye, " Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması ", s. 300)
"MÜTEVATİR HADİS" : Yalan üzerinde birleşmeleri adeten mümkün olmayan raviler topluluğunun ("cemm-i ğafir"), her nesilde, kendileri gibi bir topluluktan alıp naklettiği, işitme veya görmeye ("mahsûsat") dayanan hadistir. Kesin bilgi ifade eder, amel vaciptir, reddi küfrü gerektirir, tetkik ve tenkid dışıdır.
Lafzen Mütevatir : Bütün rivayetlerinde lafızları aynı olan hadistir ki "yok denecek kadar" azdır. "Men kezebe aleyye..." misalidir. Kayıt konmadan "mütevatir hadis" denince "lafzen mütevatir" anlaşılır.
Manen Mütevatir : Aralarında ortak bir nokta bulunan değişik lafızlı hükümlerin, tevatür şartlarını taşıyan râvîlerce rivayet edilmesiyle ortaya çıkan "ortak manaya" denir. Mesela, 100 kadar değişik lafızlı hadisten çıkan bir mütevatir mana Resûlullah Aleyhissalatü ves`selâm`ın "ellerini kaldırarak dua ettiğidir." (İsmail Lütfi Çakan, "Hadis Usulü", İFAV, İstanbul 1993, s. 105-150)
Mehdiyet Hadislerinin Mütevatir Olduğuna
Dair Alimlerin İzahları
Bu konuyla ilgili çeşitli alimlerin görüşlerini aşağıda veriyoruz:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder