4 Şubat 2012 Cumartesi

RASÛLULLÂH'A SALÂVATLAR

RASÛLULLÂH'A SALÂVATLAR
"İnnAllâhe ve melâiketeHÛ yusallûne alenNebiyy yâ eyyühelleziyne âmenû, sallû aleyhi ve sellimû tesliymâ" (33.Ahzâb: 56)
Anlamı:
"Muhakkak ki Allâh ve melekleri, Nebi'ye salât eder... Ey iman edenler, siz de O'na salât(yönelin) edin ve teslimiyet ile selâm verin!"
Bilgi:
Efendimiz, Rasûlümüz, basîretimizin nûru, Allâh'ın habibine salâvat getirmemiz yukarıdaki âyeti kerîme ile bize emrolunuyor...
Niçin bu böyle?
Buyuruyor ki Rasûlullâh (s.a.v.):
"İNSANLARA ŞÜKRETMEYEN HAKK'A ŞÜKRETMİŞ OLMAZ."
İşte bu açıklama, tasavvufun en derinliklerine ait bir gerçeği bizim basîretimiz önüne sermekte; şayet biraz olsun kalp gözümüzü örten perdelerden kurtulmuş isek!..
"ALLÂH MUHSİNLERE İHSAN EDİCİDİR" âyetinin inceliğine vâkıf olursak, anlarız ki, herhangi bir ihsan ediciden o şeyi bize ihsan eden Allâh'tır! Ve bize o şeyi ihsan eden Allâh'a şükür de; ancak, ihsan ettiği mahale şükretmekle mümkündür! Aksi hâlde biz, gerçek verene değil; hayalimizde yarattığımızTANRI'ya şükretmiş oluruz!
Allâh, mutlak gerçeği bize göstermek ve idrak ettirmek için Rasûlullâh (s.a.v.) ile bize ihsanda bulunduğuna göre; Rasûl-ü Ekrem'e şükür Allâh'a şükür olacaktır!..
Bu kitap, bu işin derinliklerini göstermek için yazılmadığından; görevi sadece gerçek ve tek kapı olanDUA ve ZİKİR kapısını tanıtmak olduğundan; biz dönelim mevzumuza.
İşte bu yüzdendir ki, biz, Rasûlullâh AleyhisSelâm'a şükürle emrolunduk Kur'ân-ı Kerîm âyeti ile; yani Rabbimiz olan âlemlerin Rabbi Allâh emri ile. Ve işte, Rasûlullâh dahi, bu emir dolayısıyla, şükredilenin kim olduğunun bilgisiyle, kendisine çokça salâvat getirilmesi yolundaki aşağıda nakledeceğimiz konuşmaları yaptı çeşitli zamanlarda;
"Burnu yere sürtülsün o kişinin ki, yanında benim ismim anılır da, üzerime salât etmez!.."
"Her cimriden daha cimri olan adam yanında anıldığım zaman, bana salât etmeyendir..."
"Her DUA semâya yükselmekte güçsüzdür; bana salât edince gücüne kavuşur, yükselir (icabet makamına)..."
"Kim bana bir kere salât ederse, Allâh ona on kere salât eder; onun on günahını siler; onu on derece yükseltir."
"İnsanlardan bana en yakın olanı bana en çok salât getirendir."
"Kim bana salât getirmeyi unutursa, ona cennetin yolu unutturulur."
"Kim kabrimin yanında bana salât ederse, ben onun sesini işitirim. Kim uzaktayken benim üzerime salât getirirse, o bana ulaştırılır..."
"DUA eden kimse, Nebilere ve Rasûllere salât etmedikçe, duası perdelidir."
"Allâh'ın yeryüzünde seyahat eden melekleri vardır ki, onlar bana ümmetimden selâm tebliğ ederler..."
"Bana salât edenlere Cenâb-ı Hak sırat üzerinde bir nûr ihsan eder... Ehli nûr ise ehli nârdan olmaz!.."
Hangi topluluk bir yerde oturur da, Allâh'ı zikretmeden, bana salât getirmeden oradan kalkıp giderlerse, üstlerine Allâh'tan hasret siner!.."
"Her biriniz Allâh'tan bir dilekte bulunmak istediği zaman, evvela O'na şanına yakışır şekilde hamd etsin, sonra Rasûlüne salât etsin, ondan sonra duasını yapsın. Bu amacına ulaşmak için daha elverişlidir..."
"Cuma günleri benim üzerime salâtınızı çoğaltın... Zira, sizin salâtınız bana o gün arz olunur."
"Her kim cennette bana yakın olmak istiyorsa, o nispette bana salât etsin!.."
"Cebrâil'le buluştum... Bana şöyle dedi: Sana müjdelerim ki, Allâh; kim sana salât ederse, ben ona salât ederim; kim sana selâm verirse ben ona selâm ederim, buyurdu..."
"Sahabeden bir zât, Rasûlullâh (s.a.v.) ile şöyle konuştu:
— Yâ Rasûlullâh, ben senin üzerine çokça salâvat getiriyorum... Buna zamanımın ne kadarını ayırayım?..
— Dilediğin kadarını!
— Dörtte biri nasıl?..
— Dilediğin kadarını yap... Arttırırsan senin için daha hayırlıdır!..
— Üçte biri nasıl?..
— Dilediğin kadar yap... Arttırırsan senin için daha hayırlı olur!..
— Yarısını ayırsam zamanımın?..
— Dilediğin kadar yap... Arttırırsan senin için daha hayırlı olur...
— Ya zamanımın hepsini ayırırsam salâvata?..
— Bu takdirde yeter, günahların bağışlanır!.."
Salâvat okumanın ne kadar değerli olduğu hakkında, bu naklettiğimiz hadîs-î şerîf umarım bir fikir vermiştir! Konunun önemi hakkında biraz düşünelim isterseniz.
Artık herkes, kendi anlayışına göre elbette bu hususu değerlendirecektir... Şimdi biz gelelim, size tavsiye edeceğimiz bazı salâvatı şerîfelere...
"CezAllâhu 'annâ seyyidenâ Muhammeden mâ huve ehluhu"
Anlamı:
Allâh'ım, Efendimiz Muhammed'e lâyık olduğu şekilde ihsanda bulun bizim tarafımızdan, biz O'nu değerlendirmekten âciziz...
Bilgi:
Bu salâvatı bize öğreten Bizâtihi Hazreti Rasûl AleyhisSelâm... Hadîs-î şerîf'te buyuruyor ki:
"Her kim bu şekilde derse, yetmiş melek, bin sabah ona ecir yazar."
"Allâhümme salli 'alâ men rûhuhû mihrâbul ervâhı vel melâiketi vel kevn... Allâhümme salli 'alâ men huve imâmul enbiyâi vel murseliyn... Allâhümme salli 'alâ men huve imâmu ehlil cenneti 'ıbadillâhil mu'miniyn"
Anlamı:
Bütün ruhların, meleklerin ve kevne gelenlerin mihrabı, O'nun Ruhu olan Zât'a salât eyle Allâh'ım!.. Bütün Nebilerin ve mürselînin (Rasûllerin) imamı olan O Zât'a salât eyle Allâh'ım!.. Allâh'ın mümin kulları cennet ehlinin imamı olan O Zât'a salât eyle Allâh'ım.
Bilgi:
Bundan üç yüz sene evvel zamanın "GAVS"ı olan Seyyid Abdülaziz Ed Debbağ, bu manevî görevi dolayısıyla, bütün "DİVAN" (1) toplantılarına da katılırdı.
İşte bu toplantılardan birinde, Rasûlullâh (s.a.v.)'in kızı olan Hazreti Fâtıma (r.a.) ile arasında cereyan eden olayı şöyle anlatıyor:
"DİVAN" toplantılarından birindeydik... Ben, Rasûlullâh Efendimiz'in sağında oturuyordum diğer arkadaşlarla beraber... Karşı tarafta da bazı kadın evliyalar ile diğer mânâ büyükleri oturuyordu...
Derken Hazreti Fâtıma geldi ve onların önüne oturarak, cennet lisanı ile şu salâvatı şerîfeyi okudu... Cennet lisanından her bir kelime veya cümle bir harf ile ifade edilebilir... Kur'ân-ı Kerîm'in bazı sûre başlarında yer alan elif, lâm, mim, nun, ra, ta, ha gibi harf dahi bu cennet lisanındandır. Bu şekilde okunan bu salâvatı dinledikten sonra, yanına gidip sordum Hazreti Fâtıma'ya...
— Nedir bu salâvatın ecri yâ Fâtıma?.. Cevap verdi:
— Her kim bu salâvata devam ederse, onun hakkını ödemeye yeryüzündeki bütün ağaçlar, yapraklar, taşlar ve molozlar mücevher olsa, gene de yetmez!..
Bu kadar büyük ecri olacağına inanamadım!.. Hemen Rasûlullâh (s.a.v.)'in yanına gittim ve sordum, buyurdu ki:
— Fâtıma söylemiş ya, daha ne istiyorsun!.. Aynen O'nun dediği gibi!..
Bunun üzerine ilk işim, bu salâvatı şerîfeyi Arapçaya çevirmek oldu."
İşte size yukarıda nakletmiş olduğum salâvat, böyle bir toplulukta, böyle bir zevât arasında tespit olmuştur... Artık siz bu salâvatı nasıl arzu ederseniz öyle değerlendirin... Hiç olmazsa günde yüz defa okumaya çalışalım.
"Allâhümme salli 'alâ seyyidinâ Muhammedin ve 'alâ âli seyyidinâ Muhammedin, kad dâkat hıyletiy edrikniy yâ RasûlAllâh"
Anlamı:
Allâh'ım... Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Âl-una (ehline) salât eyle... Çok daraldım ve sıkıntım var (çaresiz kaldım), bana yetiş (elimden tut, yardım et) yâ RasûlAllâh!
Bilgi:
Birçok sıkıntıları olan nice insan beş vakit namazdan sonra yüz yirmi beş defa bu salâvatı şerîfeye devam etmek suretiyle sıkıntılarından azât olmuşlar... Muhakkak ki Rasûlullâh'tan O'nun ruhaniyetinden yardım istemek çok güzel bir şey. O'na yüzümüz olmasa bile, Dünya'da ve âhirette O'ndan başka kime sığınıp, şefaat talep edeceğiz ki!
"Allâhümme salli ve sellim ve bârik 'alâ seyyidinâ Muhammedin 'adede halkıke ve rıdâe nefsike ve zinete 'arşike ve midâde kelimâtik"
Anlamı:
Allâh'ım... Efendimiz Muhammed'e halkettiklerinin adedince, sen razı olasıya kadar, arşının ağırlığınca ve kelimelerinin midadınca (mürekkebince, adedince?) salât, selâm ve bereket ihsan eyle.
Bilgi:
Bu şekilde tespihât yapılmasını Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm, eşine öğretmişti... Aynı kelimeler ileRasûlulâh'a salâvat yapılırsa bunun ne kadar büyük kazançlar getireceğini hiç kimse tahmin edemez... Hiç değilse günde yüz defa çekebilsek!..
"Allâhümme salli 'alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammed'in şeceretil aslin nûrâniyyeti ve lem'âtil kabdatir Rahmâniyyeti ve efdalil haliykatil insaniyyeti ve eşrefis suveril cismâniyyeti ve menba'il esrâril ilâhiyyeti ve hazâinil 'ulûmil ıstıfâiyyeti, sâhibil kabdatil asliyyeti ver rütbetil 'aliyyeti, vel behcetis seniyyeti men in derecetin nebiyyûne tahte livâihi fehüm minhü ve ileyhi, ve salli ve sellim 'aleyhi ve 'alâ âlihi ve sahbihi 'adede mâ halakte ve razakte ve emette ve ahyeyte ilâ yevmin teb'asu men efneyte, ve salli ve sellim 'aleyhi ve 'aleyhim tesliymen kesiyra"
Anlamı:
Allâh'ım!.. Nûrânî aslın şeceresi, Rahmâniyet kabzasının parlaması, insan mahlukatının efdali, cismanî sûretlerin en şereflisi, ilâhî sırların menbaı, seçilmiş-arı (ıstıfa) ilimlerin hazineleri; asli kabza, Alîy rütbe, yüce güzellik sahibi Efendimiz, Mevlâmız Muhammed'e salât eyle; ki tüm Nebiler O'nun sancağının altında derecelenmiştir, onlar O'ndandır O'nadır... Ve O'na, O'nun Âl-una ve ashabına yaratıp rızıklandırdıklarının, öldürüp dirilttiklerinin adedince, fâni ettiklerini bâ'settiğin güne kadar salât ve selâm eyle... Ve yine O'na ve diğerlerine salât ve teslimi kesir (hakkıyla, daimî selâmet) olarak selâm eyle...
Bilgi:
Zamanının en önde gelen evliyaullâhından olan Seyyid Ahmed Bedevî Hazretlerinin tertiplemiş olduğu bu salâvatı şerîfenin şöyle bir olayı vardır...
Bir zâtı muhterem, Efendimiz'e salâvatları ihtiva eden "Delâili Hayrât" kitabını tam on dört kere okumuş, bir gün içinde... Ve o huzur veren yorgunluk ile uykuya dalmış!..
Rüyasında Efendimiz AleyhisSelâm'ı görmüş ve kendisine şöyle denilmiş:
"On dört kere Delâili okuyacağına bir kere bu salâvatı okusaydın, sana kâfi gelirdi!.."
Düşünün Delâili Hayrat kitabı yüzlerce salâvatı şerîfeyi ihtiva eden bir salâvat koleksiyonudur!.. Ve çok değerli bir eserdir. Böyle bir koleksiyonu on dört kere okumaktan daha değerli olarak anlaşılıyor bu salâvat... Hiç olmazsa günde bir kere okusak!
"Allâhümme salli 'alâ seyyidinâ Muhammedin bahri envârike ve ma'deni esrârike, ve lisâni hüccetike ve arûsi memleketike ve imâmı hazretike ve tırâzi mülkike ve hazâini rahmetike ve tariykı şeriy'âtike'lmütelezzizi Bitevhiydike insani 'aynil vücûdi ves sebebi fiy külli mevcûdin 'ayni â'yâni halkıkel mütekaddimi min nûri dıyâike; salâten tedûmu Bidevâmike ve tebka Bibekaike, lâ müntehâ lehâ dûne 'ılmike, salâten turdıyke ve turdiyhi ve terdâ Biha 'annâ yâ Rabbel âlemiyn"
Anlamı:
Allâh'ım!.. Nûrlarının denizi, sırlarının madeni, hüccetinin lisanı, Senin memleketinin fidanı, Senin hazretinin imamı, mülkünün nakışı-nişanı, rahmetinin hazineleri, şeriatının yolu, tevhidin ile lezzet duyan, Vücud'un aynı ve her mevcutta vücudun sebebi olan İnsan, Senin ziyanın nûrundan sunulan halkının hakikatlerinin hakikati olan Efendimiz Muhammed'e öyle salât eyle ki, Senin devamın ile devam eden, Senin Bekâ'n ile Bakıy olan, ilminin dûnunda ona nihayet olmaya; ve dahi öyle salât ki, SENi ve O'nu razı etsin ve o salâtla da SEN bizden razı olasın yâ Rabbel'âlemîn.
Bilgi:
Ruhaniyet kazanmak isteyenlere bu salâvatı ehemmiyetle tavsiye ederiz. Zira, bu salâvatı şerîfeye Bâtın âleminin Sultanı Hazreti Âli Efendimiz devam ediyordu ve değerinin yetmiş bin salâvata denk olduğunu kendileri söylemişlerdi... İlim, hikmet şehrinin kapısı olarak tavsif edilen Zâtın devam etmekte olduğu salâvatın değerini ne kadar idrak edebiliriz, bilemiyorum...
"Allâhumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidina Muhammedinilleziy tenhallü bihil ukadu ve tenfericü bihil kürebü ve tukda bihil havâicü ve tunalü bihir reğaibu ve hüsnül havâtimi ve yüsteskâl ğamamü bivechihil keriym ve alâ âlihi ve sahbihi fiy külli lemhatin ve nefesin biadedi külli ma'lumin lek."
Anlamı:
Allâh'ım, bütün düğümler kendisi ile çözülen, hüzün ve kederler kendisiyle izale olan, hâcetler onun sayesinde giderilen, arzulara ve güzel sonlara kendisiyle ulaşılan, Keriym Vechî hürmetine bulutlardan yağmur boşalan Efendimiz Muhammed'e ve O'nun Âl-una ve ashabına, her an ve daim, sana malûm olan şeylerin adedince, kâmil bir salât ile salât ve tam bir selâm ile selâm eyle.
Bilgi:
Halkımız arasında çok bilinen bu salâvatı şerîfeyi yeni öğrenmek isteyenler için buraya dâhil ettim. Zor işleri, dertleri olanlar toplanıp aralarında okunma sayısını taksim etmek suretiyle toplam 4444 kere bu salâtı okuyarak çare niyaz ederler. Çok tecrübe edilmiş ve murada nail olunmuştur.
"Allâhümme Rabbe hâzihidda'evetittâmmeti vesSalâtilkaimeti âti MuhammedânilVesiylete velFadıylete vedDereceter-Rafiy'atel'âliyete veb'ashu Makamen Mahmûda* elleziy vaadtehû, inneke lâ tuhliful miy'ad"
Anlamı:
Ey şu TAM davetin ve Kaîm olan (ikame edilen) Salât'ın Rabbi olan Allâh'ım!.. (Efendimiz)Muhammed'e el-VESİLEyi, el-FAZİYLETi, üstün DERECE-İ RAFİAyı ver ve O'nu MAKAM-I MAHMÛD olarak bâ's et!.. Ki, onu sen vadettin; muhakkak ki sen vaadine hulf etmezsin.
Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor ki;
"Her kim konuşmadan ezanı dinler ve kelimelerini tekrarlar, ardından da bu duayı okursa âhirette o kişiye şefaatim farz olur."
Muhakkak ki her mümin, hele hele büyük günah sahipleri şefaati Rasûlullâh'a çok ihtiyaç duyacaklar... Öğrenip de devam etsek ezan okundukça!..
"Allâhümme salli 'alâ Muhammedin ve Ademe ve Nuhın ve İbrahiyme ve Musa ve 'Iysa ve mâ beynehüm minenNebiyyiyne velmurseliyn... Salevâtullâhi ve selâmuhû 'aleyhim ecma'ıyn"
Anlamı:
Allâh'ım!.. Muhammed'e, Âdem'e, Nuh'a, İbrahim'e, Musa'ya, İsa'ya ve onların arasında gelmiş geçmiş bütün Nebilere ve Mürselîn'e (irsâl olunan Rasûllere) salât eyle... Allâh'ın salâtları ve O'nun selâmı onların hepsinin üzerine olsun.
Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.)'in öğrettiği bu salâvatı Hazreti Âişe (r.a.) naklediyor;
"Her kim gece uyumadan evvel bu salâvatı okursa, yeryüzüne gelmiş geçmiş ne kadar Nebi ve Rasûl varsa, hepsi de ona şefaatçi olurlar âhirette."
Kim gelmiş geçmiş bütün Nebi ve Rasûllerin şefaatini istemez ki? Öyle ise, geceleri yatmadan önce bir kerecik okuyuverelim...
Şimdi de size Rasûlullâh AleyhisSelâm'ın üç konuda yaptığı önemli açıklamaları nakletmek istiyorum.
Birinci açıklaması "SABIR" konusunda...
Muâz bin Cebel (r.a.) naklediyor bize bu açıklamaları:
Rasûlullâh (s.a.v.) bir adamın "Allâh'ım senden SABIR isterim!.. diye dua ettiğini işitince hemen ekledi:
— Sen Allâh'tan BELÂ istedin!.. AFİYET iste!..
Bu çok önemli bir uyarı... Rasûlullâh AleyhisSelâm'ın bize işaret ettiği gerçek şu: Bir insan Allâh'tanSABIR istediği zaman, farkında olmadan demektir ki, "Bana belâ ver de sabredeyim"... İşte bunun için sabır istemeyi men ediyor Rasûl-ü Ekrem ve onun yerine "Afiyet iste" diyor!
Gelelim ikinci uyarıya...
Rasûlullâh (s.a.v.) gene bir adamın dua ettiğini duydu, adam şöyle diyordu:
"Yâ Zül'Celâli vel'İkrâm..."
Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki:
— Sana icabet edildi... İste istediğini!
Burada da, dua sırasında, "Zül'Celâli vel'İkrâm" ismiyle duaya başlamanın faydasına işaret ediliyor ve bu kelimenin zikrinin getireceği faydalar konusunda uyarılıyoruz.
Ve üçüncü açıklama...
Rasûlullâh (s.a.v.) bir adamın dua ettiğini işitti ki adam şöyle diyordu:
"Allâh'ım, senden nimetin tamamını isterim!"
Sordular:
"Nedir nimetin tamamı ki?"
Adam cevap verdi:
"Ben bir duada bulundum... Ve bu dua sebebiyle hayır beklerim... (nimet nasıl tamam olur bilemiyorum.)"
Açıkladı Rasûlullâh (s.a.v.):
— Nimetin tamam olması, cehennemden kurtuluş ve cennete giriştir!..
Umarım bu üç hususu iyi anlar, gereğini de ona göre yaşarız.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder